
Mustafa KOÇ Yazarın Tüm Yazıları
ÖZGEÇMİŞ Antalya, Manavgat, Ahmetler doğumluyum. İlkokulu orada okudum. Aksu İlköğretmen Okulunu bitirdikten sonra 4 yıl ilkokul öğretmenliği ve okul yöneticiliği yaptım. Daha sonra girdiğim sınavları kazanarak Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Eğitim (Pedagoji) b&ou...

AHMETLER YAYLASINDA
YER ADLARI
Her yerin adını orada yaşayanlar verir.
Hicri 950 - 1050 (Miladi 1500 -1600) yıllarında, Kanuni Sultan Süleyman tarafından Ahmetler köyüne tahsis edildiği bilinen Ahmetler Yaylası, Akseki – Bozkır sınırlarındaki Akdağlardadır.
Bölgenin en büyük aşiretlerinden biri olarak bilinen ve kalabalık keçi sürüleriyle yüzlerce yıldır yayla geleneğini sürdüren Ahmetlerliler her yıl yaz aylarında bu yaylaya çıkarlar.
Yaklaşık 500 yıllık Ahmetler Yaylasındaki yer adlarının da yüzlerce yıldır burada yaşayan Ahmetlerliler tarafından verilmiş olması doğaldır. Bu nedenle buradaki yer adlarının bizim için tarihi bir değeri var. Tıpkı Ahmetlerdeki gibi köylüler oradaki belirli noktalara coğrafi yapıdan ya da yaşanmış olaylardan kaynaklanan çok ilginç adlar vermişler.
İdari makamlara küçük bir sitemimiz olsa da tarihi gerçekleri kimsenin değiştirebilme gücü yok. Haritalarda bu bölge için Ahmetler Yaylası yazılıyor. Hatta Ahmetler Kuyusu da yıllar önce haritalara geçmiş.
Ne var ki Tarım İl Müdürlüğü tarihi gerçeklere bakmadan iki köy arasındaki uzun yıllar süren mera ve yaylak ihtilafıyla ilgili yazışmalarda buraya Çimi Yaylası demiş. Hemen söyleyelim ki bu ifade, tarihi gerçeklere, orayı kullanan insanlara ve coğrafyaya saygısızlıktır ve bu adlandırma iyi niyetle yapılmamıştır.
Elbette bu bölgede çok geniş bir alan Çimi Yaylasıdır, hatta Çimi Yaylası değil, Çimi Yaylaları vardır. Bunu inkar edecek kimse yok ki… Benim bildiğim 25 km’den fazla genişlikte çok büyük bir alan Çimi Yaylasıdır. Ve Çimili dostlarımız bu yaylaları çeşitli köylere satarak bir gelir kaynağı olarak da değerlendirmektedir. Kimsenin bunlara söyleyecek sözü bile olamaz. Ahmetler Yaylası olarak adlandırılan alan Çimi yaylalarının bittiği yerdedir.
Ancak özellikle vurgulamak gerekir ki haritalarda Ahmetler Yaylası olarak geçen ve yüzlerce yıllık geçmişiyle atalarımızın mezarlarını bile bağrında saklayan Aldürbe, Ahmetler Kuyusu, Çırlavık, İmalı Dağı, Bozlağan, Aylıca ve çevresi için biraz empati yapılmalı ve buna saygı duyulmalı. Bu bölge tarih boyunca Ahmetler Yaylası olarak kayıtlıdır ve Kanuni Sultan Süleyman’ın Ahmetler’e tahsis ettiği belgelerle sabittir.
Çimili komşularımızla birlikte elbette hepimizin bu topraklarla ilgili birçok hatıraları, hikayeleri vardır. Ama geçmişe saygı duyarak şunu söylemeliyiz ki iki köyün insanları arasında yüzlerce yıldır süregelen bir hukuk da vardır.
Adı geçen yayla yüz yıllık Cumhuriyet hukukuyla gündeme gelse de sonuç olarak Ahmetlerli Yörükler “kadimden beri” bu topraklarda yaşamaktadır.
Tarihe dönüp bakarsak bu konuda bir efsane gibi anlatılan aşağıdaki bilgi notunu tam da buraya eklemekte yarar var:
KAÇAN FIRSAT
Ahmetler’den Molla Yusuf, İstanbul’da askerlik yapmaktadır. Okumuş yazmış bir insan olduğu için askeri bir kurumda yazıcılık işindedir. İşi gereği tapu kayıtlarının olduğu yere, Tapu ve Kadastro dairesinde de girip çıkabilmektedir.
Molla Yusuf, bu yaylanın Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanıyla Ahmetler’e tahsis edildiğini ama sonradan Beşir Ağa Vakfına geçtiğini bilmektedir. Ancak o bir gün tapu kayıtlarının olduğu yerde Ahmetler Yaylasının tapu kaydının bulunduğunu da öğrenir. Daha önceden bunu bilmediği için bu onu çok sevindirir. Yusuf, yetkili kişiden yaylanın tapu kaydını almak ister. Oradaki yetkili de Molla Yusuf’un Ahmetlerli olduğunu bilmektedir. Ancak yetkili ona;
“Eğer tapu harcını yatırırsan sana bu kaydı veririz” der.
Molla Yusuf’un üzerinde buna yetecek kadar para yoktur. Ama hemen köye bir mektup yazıp durumu bildirir ve tapu harcı için para ister.
Aksiliğe bakın, o sıralarda Manavgat’ta posta dağıtım işlerine Çimi köyünden birisi bakmaktadır. Çimili postacı, Tapu Kadastrodan gelen mektubu görünce gözleri fal taşı gibi açılır:
“İstanbul Tapu Kadastrodan Ahmetler’e mektup ha?” der.
Acaba nedir ki? Merak bu ya, mektubu açıp bakar. Ama okuduklarına inanamaz. Mektubu kapatıp hemen Çimi’nin ileri gelenlerine götürür.
Ondan sonrası malum. Çimi’nin her yerde etkili ve yetkili adamları çoktur, gereken yapılır. Molla Yusuf da başka yere tayin edilir ve Ahmetler için çok büyük bir fırsat kaçar.
Ancak yine de Ahmetler Yaylasının tapu kaydı olduğu da öğrenilmiş olur. Ve yıllarca sürecek hukuk oyunları başlar. Ne var ki Osmanlı bürokrasisi gibi Cumhuriyet bürokrasisi de bu tapuyu Ahmetler’e vermemek için çok büyük bir maharet gösterir.
Şimdi o süreç bitmiş sayılır. Ama Ahmetler köylüleri olarak yüzlerce yıldır yaylalarına ara vermeden çıkmaya devam ederler.
Sonuç olarak yıllarca Çimi’nin yollarından geçtik, sularından içtik. Diyebiliriz ki atalarımızın ortak hatıraları var. Küçük hesaplarla; büyük bir dostluğu ve değerli bir geçmişi inkar etmeyelim, bu geçmişe saygı duyarak dostluğumuzu yaşatalım. Geçmiş geride kaldı. Çok şükür aramızda telafi edilmez bir husumet de yok.
Ahmetler olarak, Mera yasasında da vurgulanan “Kadimden beri kullanma” hakkına bağlı olarak yüzlerce yıldır Çimili komşularımızla yan yana yaşamışız. Ancak devletimiz, bu küçük sorunları kolayca çözmek yerine hukuki ve idari bazı usullerle uzatmış da uzatmış ve bugünlere taşımış. Sonuç olarak yaylanın tapusu Ahmetler’e de Çimi’ye de verilmemiş. Ama hayvancılık yapanların kullanımında kalmış.
Büyük dedelerimiz gibi 15 yıla yakın muhtarlık yapan rahmetli babam da bu konuya yıllarını verdiği halde bir türlü çözümünü göremedi.
Bizim kuşak biraz daha farklı bakarak hayvancılık ve arıcılık amacıyla yılda ancak üç dört ay kullanılan bu yaylayı hep birlikte kullanalım diyerek daha olumlu bir aşamaya getirdik. Artık her hangi bir sorunla karşılaşmadan bu geleneksel yayla kültürünü yaşatmaya devam etmekten yanayız.
İşte geçtiğimiz yıllarda, yılan hikayesine dönen ve yıllardır süregelen bu yayla uyuşmazlığının düzene sokulması konusunda bizlere de söz düştü.
Yayla için kayıtlara “Çimi Yaylası” yazan Tarım İl Müdürlüğünün Mera Komisyonuna, köyü temsilen vali emriyle bilgi vermeye çağrıldığımda, fotoğraflar ve belgelerden oluşan bir dosya hazırlamış, bilgisayarımı da omuzlayıp sunum yapmıştım. O zaman bu bizim için büyük bir şanstı ve ilk kez böyle bir fırsat tanınmıştı. İşte o gün komisyon üyelerine şöyle demiştim:
“Bir kere tarım Müdürlüğü bu yanlışı düzeltmeli, burası Ahmetler Yaylasıdır. İşte belgeler, işte haritalar. Çimili dostlarımız Aldürbe’ye Çimi Yaylası demekten ve bizi yok saymaktan artık vaz geçsin. Hem hukuken hem de tarihi olarak bizler buradayız. Tapudan, tahsisten vaz geçtik; ama “kadimden gelen” kullanma haklarımızla bu yayla geleneği sürdükçe Ahmetler’i buradan kimse atamaz. Çünkü bu yaylada söylenen bütün dağların tepelerin, koyakların adlarını bizim atalarımız verdi. Yer adlarının hepsi bize ait. Kimse buralara ad veren insanları yok saymaya ve buradan çıkarmaya kalkmasın.”
Bu sunum sandığımızdan da etkili olmuştu. Vali yardımcısının da bulunduğu komisyon, orada bizleri ciddiye almıştı. Ama bu ülkede çoğu zaman “adalet” yerine “siyaset” daha etkili olduğu için devamında aynı duyarlığı göremedik.
Neyse ki konumuz bu değil ve devamı uzun hikaye. Bu konuyla ilgili daha geniş bilgiye Ahmetler Yaylası menüsünden ulaşabilirsiniz.
İşte asıl konumuza dönersek Ahmetler Yaylasındaki yer adları da bizim için çok değerlidir. Bu adlandırmayı, atalarımızdan kalan bir kültür ve dil varlığı olarak görüyoruz. Çünkü bu dağlardaki yer adları, onlardan kalan bir mirastır, armağandır. Bu nedenle de değerlidir.
***
AHMETLER YAYLASINDAKİ
YER ADLARI
Ahmetler Kuyusu
Akkuyu Bucağı
Aldürbe (Ali Türbe, Al Türbe, Deli Derbe)
Aldürbe Çapırı
Aradaşı > Arataşı
Ardıçlı Diş
Asarkaya
Aşı Gediği
At Koyağı
Avık Boğazı
Avık Koyağı
Aylıca
Bağlalı
Bal Koyağı
Belik Katıran
Bey Sivrisi
Bozlağan
Buz Oğruk
Canavar Alanı
Çağşırcı Oğruğu
Çakıl
Çakılbaşı
Çandır Sırtı
Çatal Yürük
Çatalca
Çataleğrik
Çırlavık
Çiğlemli (Çiğdemli)
Çürük
Daban İni
Değirmen Taşı
Deke (Teke) Taşı
Dekelik >Tekelik
Deli Hasan Eğriği
Deve Koyağı
Diğrak
Dünek
Eğriğar > Eğrikar
Garip Mezarı
Gökçukur
Gökyalçı
Göl Gediği
Gölcük
Gurna
Gurna Gediği
Güldağı
Güllü Belen
Gürlevik
Isırganlı Alan
Isırganlı Han > Isırganlı Kâh
İmalı > İmalı Dağı
İmalı İni
İnce Eğriş
İnek Uçan Yer
İparlı
Kara Abdullahın Suyu
Kara Sivri
Karabeyin Devesinin Uçtuğu Yer
Karabul Çağşırlığı
Karakoyak-1
Karakoyak-2
Karanlık Bucak
Katırcı İni
Kayaağıl Başı
Keklik Muğarı > Keklik Pınarı
Keldağ
Kırkyalak
Kızıl Alan
Kızıl Eğriğönü (Kızıl Eğrik önü)
Kızılbelen
Kızılcalar Ardı
Kızıltepe
Kocakoyak
Kösedağ
Kumlu Koyak
Küçük Papaz
Mahmut Koyağı
Mulla’nın Eşmesi
Musa Baylıcası
Musadağı
Obayeri
Odunluk
Orta Belen
Papaz Ağzı
Papazbaşı > Papaz
Papazın İçi
Sayyatak
Sultan Çukuru
Şalbalı Alan
Şeker Taşı
Tahtalı
Tomsu Başı
Top Eşme
Uluğuçca Alanı
Ürküden > Ürküten Dağı