Adile VAROL Yazarın Tüm Yazıları
Adile VAROL 1992'de Manavgat'ta doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Manavgat'ta tamamladı. Tıbbi Sekreterlik eğitimi alan Adile Varol, evli ve 2 çocuk annesidir. Halen Manavgat Devlet Hastanesinde Tıbbi Sekreter olarak çalışmaktadır. Yazmayı çok seviyor. Üstelik ilk kit...
ODA ÖNÜNDEKİ ZEYTİN AĞACI
Adile VAROL
Tarihin sessiz bir tanıdığından söz etmek istiyorum; Ahmetler’in köy meydanında duran, kim bilir kaç asırlık bir zeytin ağacından.
Çoğunuz mutlaka dibinde oturup önünde bir soluk almışsınızdır, onun huzur veren gölgesinde. Kim bilir belki de çok da dikkatinizi çekmemiştir. Sahi o cefakar ağaç ve gövdesindeki kertikler kaç yüz yıllıktı, bilen var mı? Kaç asrın çocukları, körebesinde ona bir gibi sırtını yaslamıştır, bilinmez.
Köyümün yoksul, çalışkan ve fadakar anneleri çok mu vurmuştu zeytin yüklü dallarına? Ne sır dolusundur sen şimdi nereden bilelim. Birçok fısfıslar dibinde yapılmış olmalı. Ah be zeytin ağacı, neşelerimize de acılarımıza ne çok tanık olmuştur dalların.
Zamansız gidişlere sen de ağladın mı, bir ağıt türküsü sen de yaktın mı analar gibi? Komşun Öksüz Şerife’nin Mustafa’sına yaktığı ağıtları sen de duydun mu? Faili meçhul müydü Havana’nın gidişi? Ya Özay’ın oğlu Ramazan’a sen de bizim gibi gözyaşı döktün mü? Bakkal Kara Mehmet’in kızını da duymuş muydun? Hani bir hafta okula gitmiş, sonra da melek olmuştu ya!.. Okula giderken saçlarına mavi boncuk taktığını da görmüş müydün Zeytin ağacı?
Şimdi bir hüzün var benim yüreğimde. Senin gövdende bir çentik de ben mi attım yaralarına? Dere yokuşundan çıksam, gölgene sığınıp sırtımı sana yaslanıp nefes alsam… Sonra bir ezan sesi yükselse semaya.. Ah o eski adamlar namazını kılıp camiden çıksa…
Gözlerimi kapatıp köyümün sesini dinliyorum. Horoz seslerini, kuş seslerini ve Köyönü’nden gelen bir eşeğin haykırışını dinliyorum. Ah be zeytin ağacım, uzaktan sürülerin çan sesleri geliyor, köpeklerin hırçın havlamasına karışan…
Gözlerimi açtım ve karşımda Güğlen Dağı… Bir hüzün aldı içimi yeniden, geçen yangın felaketinde etekleri yanmış. Köy halkı ne güzel destansı bir mücadele vermişti alevlere karşı, ama teslim olmuştu sanki tüm Güğlen Dağı. Buna da şahit olmuştun Zeytin Ağacı... Seni çok korkutmuş muydu, yapraklarına düşen başka ağaçların yanmış yaprakları bir de yangın kokusu?
Diyeceğim o ki tarihi taşa, toprağa, ağaca sorsak kim bilir bize neler söyleyecek. Onun için tarihimizin şahitlerini koruyalım. Onların şahitliğinin biz de destekçisi olalım. Sonra da belki bir gün biz de tarih olunca biri de bizi ağacın dilinden yazar. Sonra o yazıyı okuyan birisi belki bizim ismimizi fısıldar bu zeytin ağacının altında...
