CORPORATE
Mehtap ÖZ Yazarın Tüm Yazıları
Mehtap Öz TekirdaÄŸlı anne babadan, Burdur ili YeÅŸilova ilçesinde doÄŸdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları KeÅŸan ile TekirdaÄŸ arasında geçti. İlk, orta ve lise eÄŸitimini KeÅŸan'da tamamladı. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne girerek 1...
HATIRLA…
Balkona açılan geniÅŸ kanatlı cam kapıdan izliyorum dışarısını. Hava, güneÅŸin ısrarlı ısıtma giriÅŸimlerine raÄŸmen oldukça soÄŸuk. Sokak hayvanları bir yerlere sığınmış olmalı. KuÅŸlar ise saklandıkları dal ve yaprakların aralarında. Ortalık sessiz. SessizliÄŸi ‘Sahil Koruma’ botunun ırmaktan geçiÅŸi bozuyor. Ardında suyun üzerinde bıraktığı jiletle ikiye bölünmüÅŸ görüntüyle oluÅŸan minik dalgalarla. İki yakada demirlenmiÅŸ teknelerin durumu kınayan bakışlarında aslında gizli bir imrenme duygusu mu var?
Sıcacık kahvemi yudumlarken, radyoda Lale Belkıs güzel sesiyle, “Hatırla!” diyor. “Hatırla doÄŸduÄŸun evi/ Hatırla çocukluk günlerini…..” Oscar Harris’e ait ‘ Alta Gracia’ ÅŸarkısını Türkçe sözlerle söylüyor. Çok da güzel söylüyor.
Çocukluk günlerime gidiyorum. Okul yıllarım canlanıyor gözlerimin önünde. Kış gelince yoÄŸun kar yağışının olduÄŸu beyaz günlere, gecelere. Kar oyunları, kardan adam yapmak, karlı daÄŸ dorukları ya da karla kaplanmış aÄŸaç dallarını, evlerin çatılarını izlemek ne kadar güzelse, okula gitmek o kadar zahmetli olurdu. Zira temizlenen yollar lapa lapa yaÄŸan karla yeniden dolar, kar küreme ve tuzlama çalışmaları yetersiz kalırdı. Gecenin ayazıyla her yer buzlanır; sabahın erken saatlerinde okula, iÅŸe gitmek çok zor olurdu. Çünkü var olan birkaç toplu taşıma aracı çalıştırılmazdı. Böyle günlerde babamın kollarına girip okul yoluna yürürdük. Babamın ayakları buzda asla kaymazdı. Bizim patinajlarımıza direnir, düÅŸmemize izin vermezdi. Okula saÄŸ salim varıp, sınıfımızın penceresinden yoldan geçenlerin buzda kayıp düÅŸmelerini izler gülerdik. Buzlanma dolayısıyla bazı öÄŸretmenlerimizin gelemeyeceÄŸini, derslerin boÅŸ geçeceÄŸini umarken, bot ya çizmelerinin üzerine giydikleri yün çoraplarla sınıfa geldiklerinde hüsrana uÄŸramışlığımız da olmuÅŸtur.
O çetin kışların en zoru donan suyun borularda hareketsiz kalmasıyla yaÅŸanan susuzluk problemiydi. Üstüne elektrikler de kesilince sus pus olurduk. O zaman annem sözlü oyunlar baÅŸlatır, elektrik gelene dek geçen zamanı eÄŸlenceli kılardı bizim için. Sonrasında gün içinde bitirilmemiÅŸ ödevlere gelirdi sıra. Sarı saman kâğıtlarından sayfaları olan matematik defterlerimiz vardı. ÇoÄŸu zaman kırtasiye dükkanlarında tükenmiÅŸ olurdu. Bu yüzden defterler bitince ilk sayfalarındaki bilgileri silip yeni öÄŸrendiklerimizi aktarırdık boÅŸalan sayfalara. ÖÄŸrendiklerimiz beyinlerimize çoktan yerleÅŸmiÅŸti nasıl olsa.
Sarı saman sayfalarda çözebildiÄŸimiz sorular sevdirdi Matematik dersini. Müzik, Resim öÄŸretmenlerimizle güzel sanatları sevdik. Türkçe öÄŸretmenlerimiz güzel dilimizi doÄŸru kullanmayı, Beden EÄŸitimi öÄŸretmenlerimiz saÄŸlam vücuda sahip olmanın saÄŸlam kafa demek olduÄŸunu pratiklerle öÄŸrettiler. Sosyoloji, Psikoloji, Ahlak, Felsefe dersleriyle empatik düÅŸünmeyi, ayrımsız yaÅŸamayı ve her ÅŸartta dürüst kalabilmeyi pekiÅŸtirdik. Halk oyunları, tiyatro, spor ve bilgi yarışmaları, münazaralar bir bir çıktı anı çekmecelerimden.
Bazen kaybolan kalem, unutulan boyaları tamamladık arkadaÅŸlarımızla. Beslenme çantamızdan çıkan tek kurabiyeyi yirmi kiÅŸi paylaÅŸacak kadar sevgi ve paylaÅŸma duygusuyla büyüdük. ÖÄŸretmenlerimize saygımız sevgimizden büyüktü. Zira onlar ayaklarımıza dünyayı seriyorlardı. Gözlerimize ışıltı, kulaklarımıza melodiler sundular her zaman.
Sevgili Lale Belkıs, bu soÄŸuk kış gününde güzel sesinizi dinledim ve hatırladım çocukluk günlerimi, büyüdüÄŸüm kenti ve oyunlar oynadığım sokakları. Ne güzel oldu.
İnsanın yaÅŸadıkları, anıları bugünkü kiÅŸi olmasını saÄŸlıyor. Ben bugünkü benden çok memnunum. Ben olmama katkıda bulunan anılarımı, hayat yolumda karşıma çıkan, hayatıma dokunan herkesi, içinde soluk alıp verdiÄŸim zamanı, mekanları, yılları saygıyla kucaklıyorum. Ve her birine teÅŸekkür ediyorum.

